12 Haziran 2015 Cuma

KİŞİLERİ TANITMAK



Kişileri tanıtırken ihtiyaç duyacağınız sıfatlar;
rich – zengin X poor- fakir
brave-cesur
young-genç X old- yaşlı
beautiful – güzel X ugly –çirkin
angry – sinirli X calm- sakin
careful- dikkatli X careless- dikkatsiz
interesting- ilginç X boring -sıkıcı
crazy- çılgın
lucky – şanslı X unlucky- şanssız
famous- ünlü
dangerous- tehlikeli
friendly- arkadaş canlısı
popular- popüler
fat- şişman X thin- zayıf

Harun Barış Tahtacı
Ders Notları
haruntahtaci@gmail.com

19 Mayıs 2015 Salı

Neden İngilizce Öğreniyoruz? Ya da Hocam İngilizler de Türkçe öğreniyor mu?

Sınıfta arada bir öğrencimin biri çıkar ve şöyle sorar.
- Hocam İngilizler de Türkçe öğreniyor mu?
Bu soru her meslektaşıma zaman zaman sorulur. Ve sorulduğu anda öğretmenin aklından bir sürü alt yazı geçer.
Örnek olarak;

- Ben İngilizce öğrenmek istemiyorum.
- Türküm ben yabancı hayranı değilim.
- Bu soruyu daha önce başka İngilizce öğretmenlerine de sormuştum. Gıcık olup uzun uzun anlatmıştı bu sayede ders kaynamıştı v.s.

Bu ve benzeri düşünceler benim de aklımdan geçiyor. Hatta öğretmenliğimin ilk yıllarında uzunca açıklamalar yapmışlığım da var.

Bu yazı o açıklamaları özetlemek için yazıldı. Gerçekten neden İngilizce öğrendiğimizi ya da öğrenmeye çalıştığımızı merak edenler için faydalı olabilir.

Dünya da 3 tane evrensel dil vardır.
1- Duyguların dili müzik.
2- Bilimin dili matematik.
3- Sorun çözme ve işbirliği dili İngilizce.

Eğer dünyada herhangi bir başka ülke ile işbirliği yapmak isterseniz ortak bir dil konuşmanız gerekir. Bu da günümüz ve gelecek koşullarında İngilizcedir.

Eğer sadece anadilinizi konuşursanız sadece sınırlı bir alanda faaliyet gösterirsiniz.
Dünya ya açılmak içinse İngilizce şarttır.

Yazan: Harun Tahtacı
İngilizce Öğretmeni
haruntahtaci@gmail.com

Kaynakça;

http://www.ted.com/talks/jay_walker_on_the_world_s_english_mania?language=tr

13 Mayıs 2015 Çarşamba

ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİM


Bir sınıf düşünün. Duvarda bir tahta yanında öğretmen masası, öğretmen masasına bakan düzenli sıralar var. Öğretmen alanında uzman ve otoritedir. Öğretmen bilgi verir, öğrenci alır. Öğretmen anlatır öğrenci dinler. Öğretmen soru sorar öğrenci cevap verir. Öğretmen ne kadar aktif ise o kadar iyi bir öğretmen, öğrenci ne kadar pasif ise o kadar iyi bir öğrencidir. Tanıdık geldi mi? Eminim birçoğunuz hayatının bir döneminde öğretmen merkezli bu eğitim şekline maruz kalmışsınızdır.



Peki bu eğitim şekli kötü müdür? Öğretmenin öğrencilerine bilgi aktarmasının nesi yanlıştır?

- Her bir öğrenci tek ve benzersizdir. Her biri farklı şekillerde ve farklı hızlarda öğrenir.
- Her bir öğrencinin konuyla ilgili deneyimi ve bilgisi vardır.
- Sürekli dinleyici kalmak dikkati toplamayı imkânsız hale getirir.

Bu sayılan gerçekler öğretmen merkezli eğitimin dikkate almadığı hususlardır.

Alternatifi nedir? Tabi ki öğrenci merkezli eğitim.


Öğrenci merkezli eğitim: “Öğrencilerin; İlgilerini, isteklerini, becerilerini ve ihtiyaçlarını dikkate alacak biçimde öğretim yaşantılarının düzenlenmesidir.”

Peki, bu düzenleme nasıl yapılacak?
Öğrenci merkezli eğitimde öğretmenin ve öğrencilerin her birinin diğerinden öğrendiği bir sürece işaret eder. Kabaca ifade edecek olursak öğrenciyi mümkün oldu kadar öğrenme-öğretme işinin bir parçası haline getirir. Bu kabaca ifade edilen durumu pratik örneklerle açalım. Aşağıdaki durumlar öğrenci merkezli bir eğitime işaret eder.

1. Öğrenciler grup çalışmaları yapar ve birbirinden bir şeyler öğrenir.
2. Öğretmen her şeyi bilen değildir. Onun yerine grubun aktif bir katılımcısı, yardımcı kaynak ve düzenleyicidir. Ayrıca her hata öğretmen tarafından düzeltilmez bir çoğu öğrenciler tarafından düzeltilir.
3. Ders araç gereçlerinin bir kısmı ya da tamamı öğrenciler tarafından hazırlanır.
4. Sorular sadece öğretmen tarafından sorulmaz. Herkes sorabilir herkes cevaplayabilir. Açık bir müzakere ortamı vardır.

Özetle; eşsiz özeliklere ve deneyime sahip bir birey olarak eğitim- öğrenme ortamında ne kadar varsanız o kadar öğrenci merkezli bir eğitim alıyorsunuz demektir.

Yazan: Harun Barış Tahtacı
İngilizce Öğretmeni

Kaynakça;
Learner-centered Teaching and Education at USC: A Resource for Faculty -Provided by the Committee on Academic Programs and Teaching (CAPT) Learner-Centered Task Force 2005-2006 http://uretim.meb.gov.tr/egitekhaber/s83/yazarlar/%C3%96%C4%9Erenc%C4%B0%20merkezl%C4%B0%20e%C4%9E%C4%B0t%C4%B0m.htm
http://talimterbiye.mebnet.net/ogrenci%20merkezli%20egitim/ogrencimerkezliegitim.html
Learner-based Teaching- Colin Campbell and Hanna Kryszewska Oxford University Press 1992








7 Mayıs 2015 Perşembe

İNGİLİZCE ÖĞRENMEK


Bu yazımızda Dil öğrenmek için neler gerekir konusunu ele alıyoruz.

1- İş icabı,ders geçmek için,seyahat ya da taşınma durumları gibi dil öğrenmenin çeşitli amaçları vardır. Bu yazıyı okuduğunuza göre sizin de dili öğrenmek için bir gerekçeniz mutlaka vardır.
Burada önemli olan şudur. Gerekçeniz ne kadar güçlüyse o kadar dil öğrenme isteğiniz kadar fazla olacaktır.

2-Süreklilik esastır. Dil öğrenmeyi bıraktığınız anda o da sizi bırakır. 2 ayda öğrendiğinizi 2 hafta da unutursunuz, karışmam.

3- Pratik şarttır imkânları kullanın zevk için okuyun. Kelimeyi metin içinde öğrenin anlam üzerinden gidin. Ortam önemlidir her an değerlendirilebilir. Çok dinleyin hayal gücünüzü kullanın. Cep telefonuzu kullanın. Fıkra okuyun.

4- Ana dile hâkimiyet önemlidir.

5- Yardıma ihtiyacınız var. İster sınıfta olun,ister bir kursa katılın isterseniz de özel ders alın iyi bir öğretmene ihtiyacınız var. İyi bir öğretmen size danışmanlık sağlar, ilham verir ve yol yordam gösterir.

Kıssadan hisse;
Üniversitenin 3.yılında gramer- dilbilgisi dersinden kalmıştım. Bir arkadaş elinde sorularla çıkageldi. Meğer hoca her sene aynı soruları sorarmış. Sabaha sınav var oturduk soruları cevaplamaya uğraştık. Ne yazık ki yardım isteyebileceğimiz kimse yoktu ve kaldık.

6- Zaman alır
Boyacı küpü değil bu. Sabır ister. Peki, ne kadar süre gerekir İngilizce öğrenmek için. Bu soruya bir soruyla karşılık verelim. Ne kadar İngilizce öğrenmek istiyorsunuz. Bir yerlerde bana bir hafta da İngilizce öğrettikleri söylenmişti. Şöyle cevap verdim onlara bir hafta da İngilizce öğrenebilirsiniz ancak bir haftalık öğrenirsiniz.
Dil öğretiminde Avrupa Komisynun belirlediği 6 ana seviye vardır. Bunun başlangıcı A1 olmak üzere A2, B1,B2, C1ve C2 dir. Durumdan duruma değişiklik göstermekle beraber kabaca bir süre verecek olursak A1 için 60 saatlik ders, A2 için 80 saatlik ders B1 içinse 160 saatlik ders yeterli olabilir. Tabi ben bunun 2 katı kadar da kişisel çaba ve zaman ayırmanızı tavsiye edebilirim.

7- İngilizce düşünmek. Dil düşünceyi ifade etmek için vardır. İngilizce düşünmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Hele ki başlangıç seviyesinde iseniz bu size imkânsız geliyor olabilir. Başlangıç için en azından İngilizce bazı ifadelerin Türkçe de ki gibi olmadığını bilin. Örneğin Türkçe de bir çift pantolon asla demeyiz, gözlük takılır giyilmez. Yine örnek üzerinden gidecek olursak; kapıyı açarız, ışığı açarız İngilizce de ise ayrı ayrı kelimeler vardır bu işler için. Tavuk çevirme ayrı şeydir, İngilizceye çevirme başka...

8. Öğrenmenin yaşı yoktur. İster küçük olun ister yaşlı dil öğrenebilirsiniz.

9. Son olarak;

dinleyin anlamasanız bile
okuyun kelime bilmesenız bile
yazın hep yazın sürekli yazın
konuşun korkmadan konuşun hata yaparak konuşun

Yazan: Harun Barış TAHTACI

kaynakça:
http://blog.milliyet.com.tr/yabanci-dil-ogretmenlerinin-erken-yasta-yabanci-dil-ogretimi-uzerine-algilarinin-degerlendirilmesi/Blog/?BlogNo=387585

https://www.academia.edu/3439829/T%C3%BCrkiye_de_neden_yabanc%C4%B1_dil_%C4%B0ngilizce_%C3%B6%C4%9Fretemiyoruz_ve_neden_%C3%B6%C4%9Frencilerimiz_ileti%C5%9Fim_kurabilecek_d%C3%BCzeyde_%C4%B0ngilizce_%C3%B6%C4%9Frenemiyor

common european language framework by European Commission

12 Nisan 2015 Pazar

PRATİK İNGİLİZCE BECERİLERİ

Bir öğretmen olarak derse başlamadan önce aşağıdaki listeyi öğrencilerimle paylaşıyorum.Dil Öğrenirken yol haritasını bilmek önemlidir. Bu sayede hem kendinizi değerlendirebilir ve eksiklikleri tespit edebilir hem de bir sonraki adımınızı planlayabilirsiniz. Bu yazımda Temel İngilizce Becerilerinin listesini yayınlıyorum. Faydalı olması dileğiyle.

1. Selamlaşmalar, Hal hatır sorma
2. Rakamlar
3. Fiyat sorma söyleme
4. Saat sorma söyleme(eksiksiz bir şekilde)
5. Özür dileme,teşekkür etme
6. Tanışma vedalaşma tanıştırma
7. Bir yerden bir yere yürüyerek ya da toplu taşıma araçları ile nasıl gidileceği (basit yön
tarifleriyle)
8. Basit talimatlar- yemek tarifi
9. Yaşadığınız yeri ve çevreyi betimleme (Var- Yok )
10. Kişilere yaşadığı yeri, sahip olduklarını, kimleri tanıdıklarına ilişkin soruları sorma
söyleme
11. Basit mesajlar( saat 4te geri döneceğim- Ahmet’e aradığımı söyleyin v.b)
12. Buluşma yeri ve zamanını söyleme
13. Basit formlar (otel kayıt formu -kimlik kartı)
14. Yemek saatleri
15. Herhangi bir şeyi isteme ya da verme
16. Gelecek cuma, kasımda, saat 3te gibi zaman ifadelerini kullanabilme
17. Hoşlandığım ve hoşlanmadığım şeyler
18. Kişisel bilgiler- adres tlf, uyruk, yaş, aile ve hobiler
19. Basit bir dille günlük hayatta neler yaptığıma ilişkin bilgi verebilirim
20. Doğum günü yılbaşı bayram için kısa tebrik kartları yazma
21. Yiyecek ve içecekler
22. İstemek-teklif sunmak-izin almak
23. Hafta sonu ve etkinlikler gibi basit geçmiş olaylardan bahsetmek
24. Bir olayı sırasıyla anlatmak ( first-then-after- later)
25. 5n 1k

Yazan: Harun Barış TAHTACI

Kaynak: Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR)

11 Nisan 2015 Cumartesi

SINIF YÖNETİMİ - İDEAL SINIF ORTAMINA DOĞRU

Zamanı gelmiş, emri hak vaki olmuş ve öğretmenin biri ölmüş. Fıkra bu ya günah ve sevapları eşit gelmiş ve öğretmenimize sormuş oradaki melek;

- Günah ve sevapların eşit olduğu için sana seçme şansı veriyoruz. Cennete mi gitmek istersin cehenneme mi?
- Bizimki uyanık davranıp sormuş. Seçmeden önce ikisini de görebilir miyim?

Peki demiş melek ve yola düşmüşler. Önce cehennemi göstermiş. Burası öğretmenlere ayrılan cehennem. İçeride ki manzara korkunçmuş. Bir öğretmen tahtanın başında ders anlatıyor oysa sınıfta kimse dinlemiyormuş. Bağıranlar, koşanlar, uçak uçuranlar ve kavga edenler varmış.

Daha sonra cennetin öğretmenlere ayrılan kısmına gelmişler. Burada ise manzara aynıymış. Bir öğretmen tahtanın başında ders anlatıyor oysa sınıfta kimse dinlemiyormuş. Bağıranlar, koşanlar, uçak uçuranlar ve kavga edenler varmış.

Şaşıran öğretmen sormuş;
- E burası cehennem ile aynı.
- Olur mu hiç! Demiş melek. Burada ki öğretmenler 2 katı maaş alıyor.

Konumuz sınıf yönetimi. Yani sınıf içinde eğitim öğretim yapılabilecek bir ortamın nasıl sağlanacağı. Bu konuda birkaç öneride ve saptamada bulunacağım.

Önce ideal bir sınıf ortamı nasıl olur onu bir tanımlayalım. İdeal bir sınıfta her kes kendisini güven içerisinde hisseder, kurallar belirlidir, hakkaniyet hâkimdir, barış ve huzur vardır.

Burada anahtar kelime güvenlik ve hakkaniyettir.

Sınıf içerisinde disiplin sağlamak amacıyla korku mekanizmasını kullanmak oldukça zararlıdır. Korku ve baskının olduğu ortamlarda insanlar vahşi hayvanlar gibi davranır. Kaçar, saklanır ve yalan söylerler. Onun yerine güvenlik ve hakkaniyeti esas kılmalıdır. Bunun içinde öğrencilerinize liderlik etmeniz ve katılımcı bir yönetim anlayışına sahip olmanız gerekir.

Sınıf içinde güvenlik ve hakkaniyeti esas almak için ise uzun tutarlı ve bilinçli bir çabaya htiyaç vardır.

Şimdi ise öğretmen meslektaşlarım için birkaç naçizane tavsiye,

1. Sınıf ile ilk tanışmanız ve ilk haftalar çok önemlidir. İlk üç haftayı tamamen sınıf yönetimi faaliyetlerine ayırın. Bu faaliyetler sınıf kurallarının oluşturulması, sınıf değerlerinin belirlenmesi, öğrencileri tanıma faaliyetleri olabilir. Detaylar için bir kaç kitap karıştırabilir ya da okul rehber öğretmenine danışabilrsiniz.

2. Kararlı ve tutarlı olmak zorundasınız. Hem de sürekli. Kurallar herkes için geçerlidir. Ve bu kuralları uygulatacak olan sizsiniz.

3. Örnek olun. Siz yanlış yaparken öğrenciden doğru bekleyemezsiniz.

4. Sınıf dışı olayların farkında olun. Hasta bir öğrenci, ailesiyle kavgalı bir öğrenci bir saat önce şiddete uğramış bir öğrenci bütün sınıfın huzurunu kaçırabilir.

5. Dürüst ve içten olun.

6. Zamanı iyi yönetin. Dersiniz dolu dolu işleyin. Sınıf içinde öğrenciler ne kadar aktif olursa o kadar az çatışma ve sorun çıkar.


Güzel ortamlarda eğitim-öğretim yapmanız dileğiyle.



Kaynaklar:
Çocuklar Neden Başarısız Olur?- John HOLT
Korku Kültürü – Niçin Mış Gibi Yapıyoruz- Doğan CÜCELOĞLU
Eğitimde Sınıf Yönetimi mebk12.meb.gov.tr›meb_iys…2012…etmdesinifynetm.doc

9 Nisan 2015 Perşembe

İYİ BİR ÖĞRENCİNİN 10 ÖZELLİĞİ

İyi bir öğrenci olarak kendinizi ya da bir öğretmen olarak öğrencilerinizi değerlendirebilmeniz ve yönlendirebilmeniz için faydalanabileceğiniz 10 nitelik.

1- Sorumluluk alır.
Kendi öğrenmesinin takibini yapar. Dış kaynaklı zorlamalara ihtiyaç duymaz. İşler bazen ters gidebilir. Örneğin notlar düşük gelebilir. Böylesi durumlarda iyi öğrenci kendi eksiklk ve hatalarını araştırır ve bunları gidermenin yollarını arar.

2- Zamanı etkili kullanır ve düzenlidir.
Zamanı etkili kullanma ve düzenli olma; öğrenilebilir, geliştirilebilir ve alışkanlık haline getirilebilir bir beceridir.

3- Yardım alır.
Hangi kaynaktan nasıl yardım isteyeceğini bilir. Bu kaynak; bir kitap, internet, arkadaş, öğretmeniniz olabilir.

4-Kendi deneyimlerinden faydalanır.
Önemli olan öğrenme kapasitenizi artırmaktır. Her bir öğrenme deneyimi bu kapasiteyi artırır.

5- Motivasyonları içseldir.
Başarma hazzı, merak, kendi sınırlarını zorlamak sizi motive eden güçler olabilir. Ya da başka içsel motivasyon kaynaklarınız olabilir.

6- Dil becerilerinin önemini bilirler.


Okuduğunuzu, dinlediğinizi anlama becerileriniz ve konuşarak ya da yazarak düşüncelerinizi ifade etme becerileriniz önemlidir. Bütün diğer derslerinizi olumlu ya da olumsuz olarak etkileyecektir.. O yüzden kitap okumak, fikir tartışmalarına katılmak gibi alışkanlıklar edinmekte fayda var.

7- Soru sorarlar.

Hem de etkili sorular sorarlar. İyi bir soru yeni öğrenmelerin kapısını açar. Örneğin bu makale iyi bir öğrenci nasıl olur sorusundan hareketle ortaya çıkmıştır.

8- Öz değerlendirme yaparlar.
Ne yaptınız? Nasıl yaptınız? Neleri iyi neleri kötü yaptınız? Daha iyisini nasıl yapacaksınız? Elinize ne geçti? gibi soruları kendilerine sık sık sormalıdır.

9. Kendilerini tanırlar.
Yunus Emre nin dizeleri şöyle der,
"İlim ilmek ilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen,
Ya nice okumaktır. "
Güçlü yanlarınız neler? Zayıf yanlarınız neler? Hangi zorluklar var karşınızda imkanlarınız neler? Sorular çoğaltılabilir. Kendinizi bilirseniz doğru stratejiler üretebilirsiniz.

10. Zorluklar karşısında iyimserdirler.

Zorluklar her zaman olacaktır. İyimserlik sizi bu zorluklar karşısında güçlü kılar.Şampiyonlar hacı yatmaz gibidir. Her zaman düşerler ve her seferinde yeniden ayağa kalkarlar.

Kaynak: Key Competences For Lifelong Learning- European Commission
yazan: Harun Barış TAHTACI
İngilizce Öğretmeni



EĞİTİME STANDARTLAR GETİRMEK KALİTEYİ ARTIRIR MI?

Standardizasyon ve kalite genellikle birlikte kullanılan iki  kavramdır. Bir beyaz eşya, elektrik kablosu, kazak,nevresim takımı ya da kaşar peyniri söz konusu ise kullanıcıların belirli standart özellikleri talep etmeye hakları ve ihtiyaçları vardır. Üreticiler içinse kaynaklardan tasarruf sağlamak ve tatmin edici kalitede mal ve hizmet üretmek için standardizasyona gereksinimi vardır. Bu durumda standardizasyonun kalite için önemli bir şart olduğunu söyleyebiliriz.
 İş dünyasındaki bir çok yöntem ve kavram eğitime transfer edilmiş ve eğitim dünyasına önemli katkılar sağlamıştır. Standardizasyonda böyle düşünülüp öğrenme ortamlarına sokulmuş olmalı.
Kanun koyucuların ve ülke yönetenlerin yukarıdakine benzer verilere dayanarak eğitime standartlar getirmeye çalışmaları da çokça rastladığımız bir durum.
Örneğin 2001 den beri ABD de uygulanan ve şimdilerde amacına ulaşamadığı aşikar olan "no child left behind" projesi. Özetle hiç bir çocuğun eğitimde geri kalmaması standart bir kaliteyi herkesin yakalamasını amaçlıyor. Sonuç ta en düşük paydada birleşen ve topluca kalitesi düşen bir eğitim sistemi.
Antalya da uygulan İLBAP projesi. Düzenli yapılan sınavlar ve ortak kullanılan ders planları.
Okullarımızda yazılı sınavların ortak yapılması.
Talim terbiye tarafından dayatılan ve öğretmenlerin kutsal kabul ettiği dışına çıkılması mümkünsüz müfredat.
Peki bütün bunların neresi kötü?
Standardizasyon özünde bilinçli olarak yapılan bir sadeleştirme işlemidir.
Örnek bir olay anlatayım sıkça yaşadığım. 10 A sınıfına derse giriyorum. Belirli bir hazırlık yapmışım. Aktiviteler planlamışım. Her şey ortalama düzeyde plana uygun gidiyor. Vasat bir ders işliyorum. Sırada 10 B var. Konu ve amaçlar aynı. Ders planım aynı. Dersin işlenişi farklı. Aynı şekilde dersi işleyemiyorum. Bir nedenle uyguladığım yöntem ve hazırlıklar işe yaramıyor. Tecrübelerimi kullanarak bir çok değişiklikler yapıyorum. Amaçların bir kısmına ulaşamıyor yada başka amaçlara ulaşıyorum. Ertesi hafta başka yöntemler deniyorum bu sefer de 10 A sınıfında tökezliyorum.  Etkiler normal şartlar altında benzer tepkiler doğurur. Eğitimde aynı şeyi yapıp farklı sonuç elde ediyorsunuz.
Her sınıf farklı özeliklere ve ihtiyaçlara sahip hatta her öğrenci dahası aynı sınıf pazartesi farklı cuma farklı, bireyler keza öyle saati saatini tutmuyor. Her bir öğrenme deneyimi kendine özgü ve eşsiz.
Şimdi bu kadar farklı değişkenin olduğu bir öğrenme deneyimine standart getirmeye çalışalım. Her bir birey asgari şunları şunları edinsin diyelim. Sonuçta öyle bir kutu oluşacak ki aslında öğrenebileceklerimizin edinebileceklerimizin çok azıyla yetinmek zorunda kalacağız.
Her bir bireye gelişebilecekleri kadar alan bıraksak çok daha fazla gelişecekler.
Ben diğer öğretmen arkadaşımla ortak bir sınav hazırlayıp çocuklarımı bu sınava soktuğum sürece hep asgari paydada bir standart ile yetinmek zorunda kalacağız.
Ben bir öğretmen olarak içinde benim katkım olan esnek bir müfredat istiyorum.
Her sınıfa ve hatta bireye özgü bir ölçme değerlendirme ve standart olmayan kaliteli bir eğitim öğretim ortamı istiyorum.

Kaynaklar:http://en.wikipedia.org/wiki/No_Child_Left_Behind_Act
http://tr.wikipedia.org/wiki/Standardizasyon


YAZAN: Harun Barış TAHTACI
Öğretmen