3 Eylül 2017 Pazar

NEDEN GÖNÜLLÜLÜK?


1-Keyiflidir. Fiziksel ve ruhsal sağlığınıza iyi gelir. Stresi azaltır. Moralinizi yükseltir.
2- Çevrenizi hatta dünyayı güzelleştirmek için maddi kaynak yaratır.
3- Mesleki beceriler edinirsiniz
4- Farklı geçmişleri ve deneyimleri olan İnsanları ortak bir amaç doğrultusunda bir araya getirir. Dostluk kazanır, dostlar kazanırsınız.
5- Özgüven ve kişisel gelişim sağlarsınız. Empati kazanırsınız.
6- Gönüllülük toplumu güçlendirir.
7- Çok şey öğrenirsiniz. Kendi gizli yeteneklerinizi keşfedersiniz. Devletin ya da kurumların nasıl işlediğini, işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenirsiniz. Sorunların iç yüzünü ve nasıl çözülebileceğini görürsünüz.
8- Vatandaşlık sorumluluklarınızı görür yerine getirirsiniz.
9- En önemlisi fark yaratırsınız


Yazan: Harun Barış TAHTACI
Kaynakça:
https://students.ucsd.edu/student-life/involvement/community/reasons.html
https://www.nationalservice.gov/serve-your-community/benefits-volunteering

“Social Impact of Volunteerism” Huiting Wu, Points of Light Institute,2011/8/30

11 Eylül 2016 Pazar

“ Bu öğrendiklerimiz gerçek hayatta ne işimize yarayacak?”

Bunu bilemezsiniz. Bu size ve karşınıza çıkan sorunlara bağlıdır. Bilgi size karar vermeniz için ve sorunlarınızı çözmeniz için gerekir.

Örnek bir benzetme ile açıklayalım.
Elinizde bir miktar para var siz bana bununla ne alınacağını soruyorsunuz. Muhtemelen almak istediğiniz bir şey alacaksınız. Tabii gittiğiniz pazarda olan ürünler arasından seçim yaparak. Pazarda olmayan şeyi satın alamazsınız.
 Aynı şekilde hayalini kurmadığınızı da paranızın yetmediğini de satın almanız mümkün değildir.

 Kendisine sunulan bilginin ne işe yarayacağını soran kişi aslında öğrenmemek için bahaneler arıyor olabilir.

Bilen daha iyi görür, daha iyi duyar, daha iyi tat alır daha iyi anlar.

Bilgiyle karşılarsınız, onu işlersiniz sonra da unutursunuz. Bu süreç sizin kafa yapınızı ve düşüncelerinizi etkiler, geliştirir. Bir doktor adayı tuğla gibi kitapları çalışır. Bir kısmını sınavda hatırlar. O hatırladıklarını da daha sonra unutur, unuttuğunu sanır. Aradan zaman geçer. fakülte biter doktor olur. Hastayı birkaç dakika muayene eder hastalığını ve tedavisini bilir, bulur, söyler.

Bilgi sizi farklılaştırır.
Bilgi insandır.
 Bilgi sizsiniz.


1 Haziran 2016 Çarşamba

YAYGIN EĞİTİM NEDİR?


Resmi okul ortamının dışında gerçekleşen yaygın eğitim özetle deneyimden öğrenmek olarak kabul edilebilir. Gerçek hayatta gerçek problemlerle karşılaşan birey bunları çözmek için akranlarına, büyüklerine ya da meslektaşlarına danışabilir, çeşitli denemeler yapabilir. Bu şekilde çeşitli öğrenme fırsatları oluşur. Oyun oynayan çocuklar, meslektaşıyla çay içen çalışanlar, bir işi başarmak için bir araya gelmiş takımlar yaygın eğitimin gerçekleşebileceği ortamlar yaratır. Belirli amacı ve genel bir faaliyet planı vardır ancak detaylı ve resmi bir şekilde hazırlanmış bir programa bağlı değildir.
Yaygın Eğitim gençlerde; kendilerinin ve toplumun problemlerini üretken bir şekilde çözebilecek sorumluluk sahibi bilinçli bir kişilik geliştirmeyi amaçlar. Bu sayede bireyde toplumun aktif bir üyesi olarak anlamlı bir hayat sürebilme yeterliliği gelişecektir.
Yaygın Eğitimin Aşağıdaki Amaçları Güder;
• Eleştirel düşünceyi geliştirmek
• Mesleki, kişisel ya da sosyal alanlarda uygulanabilecek beceriler geliştirmek.
• Kişinin kendini ortaya koyabileceği yeteneklerini keşfedebileceği ve gücünü sınayabileceği ortamlar yaratmak.
• Açık iletişimi, fikir alışverişini, girişimciliği, bilinçli olmayı ve bağımsızlığı teşvik etmek.
• Genç bireye çevresini algılamasına yardımcı olması için belirli bir bakış açısı kazandırmak.

Yaygın Eğitim Prensipleri
• Gönüllü katılımcılık: Kişi özgür iradesi doğrultusunda katılacağı faaliyetin cinsine, süresine ve zamanlamasına karar verir.
• Belirli bir çevrede gerçekleşir.
• Öğrenme sürecine aktif katılım.
• Bütüncül yaklaşım: Duygular, eğitim amaçları, birey ve grup bütün olarak ele alınır. Hiçbir birey gözardı edilmez yada kayırılmaz. Amaç gerçekleşen deneyimi gerçek hayatla ilişkilendirebilmektir. Duygusal, fiziksel ve bilişsel metotlar Bir arada kullanılır.
• Kişi dış koşullardan bağımsız olarak kendi içinde güçlü, özgüvenli ve öz yeterlidir.
• Deneyimlerden öğrenmeye dayanır.
• Açık ve samimi iletişim ortamı: Yaygın eğitim kişilerin kendi hayatlarını, deneyimlerini, zayıf yönlerini hata yapma yada eleştirilme korkusu olmadan paylaşabileceği bir ortam gerektirir.
• Rekabetçi olmaktan ziyade işbirliği öne çıkarılır.
• Grup odaklı öğrenme: Grup toplumun mikro ölçekli bir örneğidir. Bu yüzden kişiler arası ilişki becerileri. Ortak karar alma ve çatışma çözme becerileri, iş bölümü ve dayanışma gibi yeterlilikler ancak grup içinde kazanılabilir.
• Bu yazıda gençler ön plana alınmış olsa da yaygın eğitim her zaman, her yerde, herkese eğitim prensibiyle özetlenebilir.


Kaynaklar:Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği
HANDBOOK FOR PEOPLE WORKING WITH YOUTH GROUPS-Non-formal education practice in Lithuania (Ž.Gailius, A. Malinauskas, D. Petkauskas, L. Ragauskas-) file:///C:/Users/Harun/Desktop/Handbook-for-people-working-with-youth-groups.pdf

12 Haziran 2015 Cuma

KİŞİLERİ TANITMAK



Kişileri tanıtırken ihtiyaç duyacağınız sıfatlar;
rich – zengin X poor- fakir
brave-cesur
young-genç X old- yaşlı
beautiful – güzel X ugly –çirkin
angry – sinirli X calm- sakin
careful- dikkatli X careless- dikkatsiz
interesting- ilginç X boring -sıkıcı
crazy- çılgın
lucky – şanslı X unlucky- şanssız
famous- ünlü
dangerous- tehlikeli
friendly- arkadaş canlısı
popular- popüler
fat- şişman X thin- zayıf

Harun Barış Tahtacı
Ders Notları
haruntahtaci@gmail.com

19 Mayıs 2015 Salı

Neden İngilizce Öğreniyoruz? Ya da Hocam İngilizler de Türkçe öğreniyor mu?

Sınıfta arada bir öğrencimin biri çıkar ve şöyle sorar.
- Hocam İngilizler de Türkçe öğreniyor mu?
Bu soru her meslektaşıma zaman zaman sorulur. Ve sorulduğu anda öğretmenin aklından bir sürü alt yazı geçer.
Örnek olarak;

- Ben İngilizce öğrenmek istemiyorum.
- Türküm ben yabancı hayranı değilim.
- Bu soruyu daha önce başka İngilizce öğretmenlerine de sormuştum. Gıcık olup uzun uzun anlatmıştı bu sayede ders kaynamıştı v.s.

Bu ve benzeri düşünceler benim de aklımdan geçiyor. Hatta öğretmenliğimin ilk yıllarında uzunca açıklamalar yapmışlığım da var.

Bu yazı o açıklamaları özetlemek için yazıldı. Gerçekten neden İngilizce öğrendiğimizi ya da öğrenmeye çalıştığımızı merak edenler için faydalı olabilir.

Dünya da 3 tane evrensel dil vardır.
1- Duyguların dili müzik.
2- Bilimin dili matematik.
3- Sorun çözme ve işbirliği dili İngilizce.

Eğer dünyada herhangi bir başka ülke ile işbirliği yapmak isterseniz ortak bir dil konuşmanız gerekir. Bu da günümüz ve gelecek koşullarında İngilizcedir.

Eğer sadece anadilinizi konuşursanız sadece sınırlı bir alanda faaliyet gösterirsiniz.
Dünya ya açılmak içinse İngilizce şarttır.

Yazan: Harun Tahtacı
İngilizce Öğretmeni
haruntahtaci@gmail.com

Kaynakça;

http://www.ted.com/talks/jay_walker_on_the_world_s_english_mania?language=tr

13 Mayıs 2015 Çarşamba

ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİM


Bir sınıf düşünün. Duvarda bir tahta yanında öğretmen masası, öğretmen masasına bakan düzenli sıralar var. Öğretmen alanında uzman ve otoritedir. Öğretmen bilgi verir, öğrenci alır. Öğretmen anlatır öğrenci dinler. Öğretmen soru sorar öğrenci cevap verir. Öğretmen ne kadar aktif ise o kadar iyi bir öğretmen, öğrenci ne kadar pasif ise o kadar iyi bir öğrencidir. Tanıdık geldi mi? Eminim birçoğunuz hayatının bir döneminde öğretmen merkezli bu eğitim şekline maruz kalmışsınızdır.



Peki bu eğitim şekli kötü müdür? Öğretmenin öğrencilerine bilgi aktarmasının nesi yanlıştır?

- Her bir öğrenci tek ve benzersizdir. Her biri farklı şekillerde ve farklı hızlarda öğrenir.
- Her bir öğrencinin konuyla ilgili deneyimi ve bilgisi vardır.
- Sürekli dinleyici kalmak dikkati toplamayı imkânsız hale getirir.

Bu sayılan gerçekler öğretmen merkezli eğitimin dikkate almadığı hususlardır.

Alternatifi nedir? Tabi ki öğrenci merkezli eğitim.


Öğrenci merkezli eğitim: “Öğrencilerin; İlgilerini, isteklerini, becerilerini ve ihtiyaçlarını dikkate alacak biçimde öğretim yaşantılarının düzenlenmesidir.”

Peki, bu düzenleme nasıl yapılacak?
Öğrenci merkezli eğitimde öğretmenin ve öğrencilerin her birinin diğerinden öğrendiği bir sürece işaret eder. Kabaca ifade edecek olursak öğrenciyi mümkün oldu kadar öğrenme-öğretme işinin bir parçası haline getirir. Bu kabaca ifade edilen durumu pratik örneklerle açalım. Aşağıdaki durumlar öğrenci merkezli bir eğitime işaret eder.

1. Öğrenciler grup çalışmaları yapar ve birbirinden bir şeyler öğrenir.
2. Öğretmen her şeyi bilen değildir. Onun yerine grubun aktif bir katılımcısı, yardımcı kaynak ve düzenleyicidir. Ayrıca her hata öğretmen tarafından düzeltilmez bir çoğu öğrenciler tarafından düzeltilir.
3. Ders araç gereçlerinin bir kısmı ya da tamamı öğrenciler tarafından hazırlanır.
4. Sorular sadece öğretmen tarafından sorulmaz. Herkes sorabilir herkes cevaplayabilir. Açık bir müzakere ortamı vardır.

Özetle; eşsiz özeliklere ve deneyime sahip bir birey olarak eğitim- öğrenme ortamında ne kadar varsanız o kadar öğrenci merkezli bir eğitim alıyorsunuz demektir.

Yazan: Harun Barış Tahtacı
İngilizce Öğretmeni

Kaynakça;
Learner-centered Teaching and Education at USC: A Resource for Faculty -Provided by the Committee on Academic Programs and Teaching (CAPT) Learner-Centered Task Force 2005-2006 http://uretim.meb.gov.tr/egitekhaber/s83/yazarlar/%C3%96%C4%9Erenc%C4%B0%20merkezl%C4%B0%20e%C4%9E%C4%B0t%C4%B0m.htm
http://talimterbiye.mebnet.net/ogrenci%20merkezli%20egitim/ogrencimerkezliegitim.html
Learner-based Teaching- Colin Campbell and Hanna Kryszewska Oxford University Press 1992








7 Mayıs 2015 Perşembe

İNGİLİZCE ÖĞRENMEK


Bu yazımızda Dil öğrenmek için neler gerekir konusunu ele alıyoruz.

1- İş icabı,ders geçmek için,seyahat ya da taşınma durumları gibi dil öğrenmenin çeşitli amaçları vardır. Bu yazıyı okuduğunuza göre sizin de dili öğrenmek için bir gerekçeniz mutlaka vardır.
Burada önemli olan şudur. Gerekçeniz ne kadar güçlüyse o kadar dil öğrenme isteğiniz kadar fazla olacaktır.

2-Süreklilik esastır. Dil öğrenmeyi bıraktığınız anda o da sizi bırakır. 2 ayda öğrendiğinizi 2 hafta da unutursunuz, karışmam.

3- Pratik şarttır imkânları kullanın zevk için okuyun. Kelimeyi metin içinde öğrenin anlam üzerinden gidin. Ortam önemlidir her an değerlendirilebilir. Çok dinleyin hayal gücünüzü kullanın. Cep telefonuzu kullanın. Fıkra okuyun.

4- Ana dile hâkimiyet önemlidir.

5- Yardıma ihtiyacınız var. İster sınıfta olun,ister bir kursa katılın isterseniz de özel ders alın iyi bir öğretmene ihtiyacınız var. İyi bir öğretmen size danışmanlık sağlar, ilham verir ve yol yordam gösterir.

Kıssadan hisse;
Üniversitenin 3.yılında gramer- dilbilgisi dersinden kalmıştım. Bir arkadaş elinde sorularla çıkageldi. Meğer hoca her sene aynı soruları sorarmış. Sabaha sınav var oturduk soruları cevaplamaya uğraştık. Ne yazık ki yardım isteyebileceğimiz kimse yoktu ve kaldık.

6- Zaman alır
Boyacı küpü değil bu. Sabır ister. Peki, ne kadar süre gerekir İngilizce öğrenmek için. Bu soruya bir soruyla karşılık verelim. Ne kadar İngilizce öğrenmek istiyorsunuz. Bir yerlerde bana bir hafta da İngilizce öğrettikleri söylenmişti. Şöyle cevap verdim onlara bir hafta da İngilizce öğrenebilirsiniz ancak bir haftalık öğrenirsiniz.
Dil öğretiminde Avrupa Komisynun belirlediği 6 ana seviye vardır. Bunun başlangıcı A1 olmak üzere A2, B1,B2, C1ve C2 dir. Durumdan duruma değişiklik göstermekle beraber kabaca bir süre verecek olursak A1 için 60 saatlik ders, A2 için 80 saatlik ders B1 içinse 160 saatlik ders yeterli olabilir. Tabi ben bunun 2 katı kadar da kişisel çaba ve zaman ayırmanızı tavsiye edebilirim.

7- İngilizce düşünmek. Dil düşünceyi ifade etmek için vardır. İngilizce düşünmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Hele ki başlangıç seviyesinde iseniz bu size imkânsız geliyor olabilir. Başlangıç için en azından İngilizce bazı ifadelerin Türkçe de ki gibi olmadığını bilin. Örneğin Türkçe de bir çift pantolon asla demeyiz, gözlük takılır giyilmez. Yine örnek üzerinden gidecek olursak; kapıyı açarız, ışığı açarız İngilizce de ise ayrı ayrı kelimeler vardır bu işler için. Tavuk çevirme ayrı şeydir, İngilizceye çevirme başka...

8. Öğrenmenin yaşı yoktur. İster küçük olun ister yaşlı dil öğrenebilirsiniz.

9. Son olarak;

dinleyin anlamasanız bile
okuyun kelime bilmesenız bile
yazın hep yazın sürekli yazın
konuşun korkmadan konuşun hata yaparak konuşun

Yazan: Harun Barış TAHTACI

kaynakça:
http://blog.milliyet.com.tr/yabanci-dil-ogretmenlerinin-erken-yasta-yabanci-dil-ogretimi-uzerine-algilarinin-degerlendirilmesi/Blog/?BlogNo=387585

https://www.academia.edu/3439829/T%C3%BCrkiye_de_neden_yabanc%C4%B1_dil_%C4%B0ngilizce_%C3%B6%C4%9Fretemiyoruz_ve_neden_%C3%B6%C4%9Frencilerimiz_ileti%C5%9Fim_kurabilecek_d%C3%BCzeyde_%C4%B0ngilizce_%C3%B6%C4%9Frenemiyor

common european language framework by European Commission